Ah Necla Teyze...

28 Haziran 2015 Pazar

Halamın görevlisi olduğu apartmanda oturuyordu Necla teyze, halam sayesinde tanıştık... Düğünlerimiz olurdu gelirdi Necla teyze, üniversitede okurken harçlık verirdi kimi zaman. Güler yüzlü, hoş sohbet, anlayışlı ve tam bir hanımefendi. Özkan Samioğlu ile bir çalışmaları olmuştu, fotoğraf sergisinin ismi "Bir İstanbul Hanımefendisi; Necla Hanım Teyze" idi. Gerçekten O'na bundan başka bir sıfat yakışır mı bilemiyorum...

Geçtiğimiz hafta halama gitmiştik, onuda ziyaret ettik; kuzenim,kardeşlerim ve ben. Oturduk evinin arka balkonuna... Eskiden oturduğu köşkün tam yanında şimdiki evi. Balkonunda büyüttüğü çiçekleriyle, beslediği kuşlarıyla birlikte izliyor köşkün bahçesini. Bakıp bakıp eski günlerini yad ediyor. 'Satılmasını hiç istemedim, çok severdim orayı' diyor ' Elbette yardımcılar vardı ama her işi kendim yapmaya çalışırdım' diye ekliyor... Belki yuvası elinden gitmişti ama yıkılmaması için elinden geleni yapıyor, e tarihi eser sayılıyor. ' Sonuna kadar müdafaa ettim' diyor, ah o gözler gölgeleniyor...

Necla teyze, 'seksen yedi yaşındayım' diyor ' ve dolu dolu yaşadım hayatı.'... Eşinden bahsediyor... Zamanında flörtleri varmışta, hiç aklında olmayan birisi, hele de ağabey dediği biriyle evleneceği hiç aklına gelmezmiş. Kısmet işte, çokta mutlu oluyorlar. Evlilik yıldönümlerinde yemeğe gider, birlikte dans ederlermiş. Anlayış var ilişkide, sevgi var, saygı var. Necla teyze anlatırken kendimi düşünürken bulmadım desem yalan olur. Ne güzel dedim yahu, bize de böyle bir hayat nasip olsa keşke, sevgi dolu. Çocuklarını anlatıyor, torunlarından bahsediyor, uzun uzun konuşuyor. Bende seviniyorum. Belki de uzun zamandır kimseyi bu kadar dinlemediğimden, belki bu kadar güzel bir sohbet ortamı bulamadığımdan. Ağzımı açıpta iki çift söz söylemek, inanın ayıp olacakmış gibi hissettim. Sustum, dinledim.

“Kişisel gelişeyim derken bir bakıyorsunuz kişisel gerilmişsiniz”

18 Haziran 2015 Perşembe



İdil Hazan Kohen, Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Büyük şirketlerde marka yöneticiliği yapan Kohen, lisanslı tenis oyuncusu. Sporun birçok dalında ödülleri bulunan, seramik alanında eserleri sergilenen Kohen, 'sınırlarımı zorlamayı seviyorum' diyor. 'Kişisel Gerilim' isimli kitabıyla oldukça güzel bir başarı yakalayan Kohen, aldığı eleştirilerdense çok memnun

Kendinizden biraz bahseder misiniz?

İdil Hazan Kohen: Bilkent Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdikten sonra pazarlama üzerine yoğunlaştım. Yurt dışında 6 ay kadar staj yaptıktan sonra büyük şirketlerde Marka Yöneticiliği yaptım. Ancak kalbimde yatan hep yazmaktı. İnsanın kendini yaşayabilmesi ancak kendini ifade edebilmesiyle oluyor. Ben de biraz kurumsal hayatın temposundan uzaklaşıp kendime bir şans vermek istedim sanırım.

Hakkınızda seramik sanatı, yelken sporu, kayak, tenis, sörf ile uğraştığınıza dair bilgi var. Doğru mu bu? Çok yönlü olmak oldukça güzel ama hepsini bir arada nasıl başarıyorsunuz?

İ.H.K. : Benim küçüklüğümde insanlar hayata dair tavsiye almak istediklerinde kişisel gelişim kitapları, twitter ya da instagram yerine atasözlerine başvururlardı. Ben de “İşleyen demir ışıldar” atasözüyle büyüyenlerdenim. Kendi sınırlarımı zorlamayı seviyorum. Bünye iflas edip beni sınır dışı edene kadar yüklenmeye devam. J