Gel

Güzel yürekli sevdiğim
gel.
Hasreti böl
artık

Gel.
Omuzlarına yaslayacağım başımı
ve 
göklerden toplayacağım yıldızları.

Kibri sevmez kalemim...

 Kalemimi kibirli tutmayı sevmem ki bence kibir tutan bir insan olmadığımdan kaynaklanır bu. Düşünsenize, insanlık bile sadece sözde kalıyorken kalemimden kibir akması ne feci. Gözlerden akan düşmanlık, satır aralarından da mı sızsın? Kusura bakmayın, yazıyı buna alet edemem. Hislerini, düşünceni, doğrunu, yanlışını paylaşırsın insanlarla. Geleceğe umutla yaklaşırsın yazılarında, eğer bir gelecek yoksa da umudunu yitirmezsin. Çünkü hala senin gibiler vardır dünyada.
Senin yanlışın onlarında yanlışı olur, doğrularınız benzer. Değer yargılarınız, yaşama biçiminiz, hayata olan inancınız aynıdır. Tam olarak aynı olmasa da bazen, paydanız ortaktır. Aslında umudunuzu yitirmemenizi sağlayan, bu insanların varlığıdır.

Bazen

Bazen,

ilham vermez sana

yaşadığın şehir,

her gün karşılaştığın

birbirinin aynı gülümsemelerle donatılmış sıfatlar,

tenine işleyen sert rüzgarlar.

Aşktan Başka

Bir kağıt,
bir kalem,
bir de sen lazımsın bana
uzaklaşmak için dünyadan.

Başka
hiç bir şeye
ihtiyacım yok.

-Aşktan başka...

Onlar

Belki de bu algısızlık
yalnızca onlara karşı.

Konuşmayı da susmayı da bilmeyen,
hayata dair
henüz hiç bir şey öğrenmemiş olanlara
karşı.

Ey Aşık

Ey aşık
De ki;
senin için bunca gözyaşı,
yanmalar yakarışlar,
senin için
bu parçalanmış bedenim.

Nedir bu hırs arkadaşım?

Nedir bu hırs arkadaşım?

Bu bencillik, en tepede olma arzusu, başkalarını küçümsemek, kendini bulunmaz Hint kumaşı sanmak? Bir insanın başarılı olması için bunları yapması şart mıdır? Ya da şöyle sorayım başarılı olan herkes böyle mi davranır?

Düşüncemi paylaşmak istiyorum sizlerle. İnsanı esir alan bu hırs duygusunu, maalesef, henüz istediği konuma ulaşamamış, özendiği hayatı başkalarının yaşamasına dayanamayan bireylerde gördüm şu ana kadar. Ben en iyisi olayım, popüler olayım, herkes beni beğensin ve bana özensin düşünceleri...

MASUMİYET PARMAKLIKLAR ARDINDA

0-18 yaş arası çocukları suça iten en önemli iki etken: aile ve sosyal medya

Haber& Fotoğraf : Özlem KURT

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6/b maddesine göre, “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi" çocuktur. Çocuk bir başka şekilde bir yetişkinden beklenen olgunluğu gösteremeyen, aklının bir şeye ermediği, yeterince olgunlaşamamış kimse olarak tabir edilir. 

Küçük yaşlarda çocuğun içinde bulunduğu aile, çevrenin etkisi ve çocuğa sağlanan nitelikli eğitim-öğretim çocuğun bilgi ve becerilerini, ileride ki yaşamının kalitesini belirler. Çocukların kendini tanıması, bilgi ve becerilerinin farkına varması, hayatı boyunca aktif olması, özgüven sahibi olması çevresinden gördüğü ilgiden, aldığı eğitimden kaynaklanır.

SANATIN ESKİMEYEN YÜZÜ; EMRE KINAY

Emre Kınay… Yılların tiyatro oyuncusu, dizi ve film emektarı ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik… İşte Kınay’ın gözünden tiyatro, sanat ve hayat…

Muhabir: Özlem KURT

Ailesinde oyuncuların bulunmasının kendisine daha çocukken evde sinema, tiyatro ve sanattan sık sık söz edilmesiyle yararı olduğunu söylüyor Emre Kınay. Babasını küçük yaşta kaybetmiş olması onun için büyük bir eksiklik oluyor tabii ki, kelimelerin anlatamayacağı bir eksiklik…

Zamanında hukuk fakültesinde iken bırakıp konservatuara devam eden Kınay, ‘ aslında konservatuarı bitirdikten sonra neden arkasından hukuk okumadığımı düşününce pişman oluyorum, henüz geç değil, belki okurum’ diyerek bizlere öğrenmenin yaşı olmadığını gösteriyor bir yandan.

Belki

Belki de zamana yenik düşmüştür 
Bir bakışı, bir gülüşü, sevdalanışı
Çok kızmıştır da şu hayata 
ondandır bu çatık kaşı.

Umudunu yitirmiş dolanışı,
ah 
o gözlerini herkesten kaçırışı.

Belki de zamana yenik düşmüştür
sevdasına 
kopmamacasına
sarılışı.

Mayıs 2014

Kadın Dünyadır

İçinde bulunduğum Erciyes Üniversitesi Kadın Çalışmaları Öğrenci Topluluğu'nun 8 Mart ' Dünya Emekçi Kadınlar Günü' için hazırladığı' Kadın Dünyadır' isimli kısa film çalışması.

İyi seyirler efendim.

TİYATROYU SEVİN DOSTLAR !

Çoğu kimse, sinemanın yanında artık tiyatronun bir öneminin kalmadığını, kimsenin tiyatro izlemek için keyfini bozmayacağını söyler. Çünkü bir film izlemek istediğiniz zaman, internete bağlandığınızda sınırsız film seçeneği vardır karşınızda üstelik bir filmi beğenmediğinizde değiştirebilir ve başka kategorilerde arama yapabilirsiniz. Sinema salonlarına gittiğiniz zaman patlamış mısırınızı, kolanızı elinize alıp filminizi seyredebilirsiniz. Film çekim teknikleri hakkında uzun uzun konuşabilirsiniz.

TV’LERE KARŞI BİR DON KİŞOT…

Sokak sanatçıları… Son yıllarda metropol kentlerimizin en işlek caddelerinde sıklıkla karşılaşıyoruz onlarla… Müzisyenler, akrobatlar, komedyenler, kuklacılar… Dede Fatih Kolçak onlardan birisi…

Haber& Fotoğraf: Özlem Kurt

 Sokak sanatçıları… Son yıllarda metropol kentlerimizin en işlek caddelerinde sıklıkla karşılaşıyoruz onlarla… Müzisyenler, akrobatlar, komedyenler, kuklacılar… Çoğumuz günlük yaşamın kargaşası içinde yanlarından hızla geçip giderken, birçoğumuz da yanı başlarındaki meraklı kalabalıkta kendimize yer bulmaya çalışıyoruz…

“AŞKIN SON DEMİ EN BEĞENİLEN PARÇAM”

 Ülkemizde sanatla uğraşan birçok genç var ve Burak Kılıç’ta onlardan birisi. Kılıç, rap müziğe nasıl başladığını bizlere anlatıyor.

Haber&Fotoğraf: Özlem Kurt

Ülkemizde sanatla uğraşan gençlerden birisi Burak Kılıç. Müzik dalında kendisini geliştiren ve kendine sürekli yeni hedefler koyan Kılıç, rap müziğe nasıl başladığını anlatıyor.

Rap müzikle, liseye yeni başladığı dönemlerde tanıştığını belirten Burak Kılıç; “Sınıfta bir arkadaşımın kayıtlarını dinlemiştim ve büyük bütçelere gerek kalmadan icra edilebilirliğini gördüm ” dedi. Çevresinde ki insanların sıklıkla rap dinlemesi ve bunu icra edenlerin giderek çoğalması, Kılıç’ı da rap müziğin içine böylece çekmiş bulundu. Kılıç:

Söz Bitti

Merak etmeyesiniz,
sizin o kömür karası yüzleriniz
bizim vicdanımızdan daha temiz...

13.05.2014 
Soma'da yaşamını yitiren madencilerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimle...

Düş

Bir hayat düşledim ikimize 
sırtlanıp tüm yükleri omzuma
mutluluğa ilerlemek için...

Bi' varmış bi' yokmuş

Yokluğuna alıştığın kimsenin 

varlığı da acı verir insana.

Onca yaşanmışlık var tek başına,

onca hüzün,

yalnızlık yapışmışken yakana,

çıkıp gelmesi birinin

hiç kolay değil. 

Döngü

Fotoğraf, şahsıma aittir.

Bu gün yaşama sebebi değil aşk.

Asl'olan yalnızlık !

Yalnızlaştıkça insan,

içinde çoğalır. . . 

Çoğaldıkça dağılarak

hayata kamçılanır .

Doğru Yanlış

Bir doğrusu olmalı bu hayatın,
herkesin yüzünü güldüren.
Baş tacı edip çocukları
geleceğine sarılan,
yarınlara umutla koşan. . . 
İnsanları açlıktan öldürmeyen
tokluktan nankör etmeyen. 

İçten Gelen Bir Şey

Allah'tan ne istersen onu verir derdi babam hep. Bazen gülerdim bu sözüne,küçük şakalarımızda bile hatırlatırdı diye. Saçma gelirdi. Hep iyi şeyler isteyeceğiz ve hep iyi şeyler gelecekti başımıza. Bizi nasıl bir kötülük bulabilirdi ki? Alt tarafı karşımıza iki yüzlü insanlar çıkacaktı , yalanlarla sahtekarlarla uğraşacaktık işte. Çünkü bu hep böyle süregelmişti insanoğlunun hayatında.

Bizde ufak tefek şeylerle yıkılıp depresyona girecektik. Melankolik takılacaktık sanki hayat sona ermiş gibi. Evet, bu olacaktı işte bana hayatın kötülüğü . . .

Bazen

İçini dökebileceği pek bir şey olmaz bazen insanın elinde. Hayat teker teker alır senden, uzaklaştırır yanındakini. Zamanında kıymetini bildiklerini, kıymetini bilemeyenleri, tanımak görmek istemeyenleri ve maalesef tanıdım dediklerini.

Ama kalemin kalır elinde , yüreğinden gözlerine süzülecek damlayı siler ve içine atmak yerine karalar oraya buraya. Seni anlamayı reddedemeyen ve hükmünü geçerli kılabildiğin, sana kalan yegane varlık.Sen iyi ki varsın.

Sen iyi ki varsın, onca kaybedilene rağmen.

Acı

Acıya bulaşmış her sözümü

feda ediyorum şimdi yokluğuna . . . 

Zor

Her dizesini sana benzetecek şiir yazmak zor be sevgilim.

Desen ki

Desen ki bana

Senin bu gökyüzü

Ormanlar ,kuşlar , kediler,

Okyanus mavisini de sana bıraktım

Özgürsün

Desen ki bana

İstediğin martının kanadına takılıp uçabilirsin başka diyarlara

Başka hayatlara

Ben artık yokum …