“Hıı, ni didin?”

29 Mayıs 2015 Cuma

İşletme fakültesi mezunu olan Cemil Şahin, tiyatroya ve oyunculuğa gönül vermiş birisi. İşler Güçler dizisinde “Cavit” karakteriyle bizlere kendini sevdiren Şahin, en son Kardeş Payı adlı dizi projesiyle ekrandaydı

      Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Cemil Şahin: 8 Mart 1986 Antakya doğumluyum, aslen Trabzonluyum ve koyu bir Trabzonspor taraftarıyım.

Cemil Şahin
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

C.Ş. : Üniversite sınavlarına hazırlandığım dönemde gittiğim dershane bir moral gecesi düzenlemişti, arkadaşlarımızla skeçler düzenleyip oynamıştık ve o gece çok eğlenmiştim. Oyunculuk eğitimini doğru alırsam, bu işi yaparsam çok mutlu olacağımı düşündüm. İşletme fakültesinden mezun olur olmaz İstanbul’a tiyatro eğitimi almaya gittim ve güzel insanlarla hayalini kurduğum mesleği yapmaya başladım. Tabii bu dönem benim için zorluklarla doluydu.

Bu mesleği yapmak size ne hissettiriyor?

C.Ş. : Hayalini kurduğum bir işin daha ötesinde, hayranı olduğum insanlarla bu işi yapmak bana tarifsiz bir mutluluk ve gurur veriyor.

Kardeş Payı’nda canlandırdığınız “Kartal” karakteriyle benzeyen yönleriniz var mıydı? Mesela ‘kanka’sına düşkünlüğü gibi?

C.Ş. : Selçuk Aydemir, Kartal’ı eksiksiz yazdı, bana sadece  oynamak kaldı. Kartal ile pek benzer yönümüz yok. :)

Seyirci sizi ve Kartal’ı çok sevdi, bu ilgi karşısında ne düşünüyorsunuz?

C.Ş. : İnsanların mutsuzken bizleri fark edip gülümsemeleri, tanışmak istemeleri ve ‘bizim’ dediğimiz projeleri gözlerinin içi parlayarak sahiplenmeleri, doğru işi yaptığımızı gösteriyor. Ben böyle durumlarda onlardan daha mutlu oluyorum.

Oynadığınız karakterlere nasıl hazırlandığınızdan bahseder misiniz?

C.Ş. : Karakterler yazıldıktan sonra bizim hazır olmamız, besleneceğimiz kanalları çeşitli ve diri tutmamız gerekiyor. Ben canlandırdığım karakterleri hep çevremden beslenerek oynuyorum. Saat kaç olursa olsun hocamı arayıp aklıma gelenleri paylaşıyorum, oda muhteşem hikâyelerle dönüş yapıyor.

“İdolüm Ayşe Kulin”

13 Mayıs 2015 Çarşamba


Kırklareli doğumlu olan Serkan Koktay, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Seramik Anasanat dalı mezunu. On yıl tekstil tasarım sektöründe çalışan Koktay, şu an özel bir şirkette kurumsal iletişim müdürü olarak çalışmakta. Salçalı Ekmek, Valizimde Gölgeler ve Yolun Sonu Neresi? kitaplarının yazarı olan Serkan Koktay, eserlerini oluştururken yaşadığı heyecanı, atlattığı zorlukları paylaştı

Güzel Sanatlar Akademisi mezunusunuz. Yaptığınız iş bambaşka. Görünene göre yazma tutkunuz ise hiç bitmemiş. İlk kitabınız Salçalı Ekmek’in ortaya çıkış hikâyesini anlatır mısınız?

Serkan Koktay
Serkan Koktay: Evet, sanat adına eğitim aldım. Ama sanat adına sanıyorum hiç bir şey yapmadım.Yazmaya gelince, bu açık söylemek gerekirse çok aklımda olan bir düşünce değildi. Beynimde her daim kelimelere yer vardı ama bütünleştirmemiştim. ''Acaba ne yapsam?''  dediğim bir günde çıktı her şey ortaya ve yazmaya başladım. Fakat yazdıklarımın birçok kimse tarafından ağlanarak, gülerek, ''benim başıma gelse ne yaparım, ben olsam'' gibi sorular sorarak okunmaya başlandığında doğru yolda olduğuma karar verdim. Daha çok yazmaya başladım. Salçalı Ekmek ismide yolda yürürken aklıma geldi. Neden olmasın dedim. Çocukluktan kalan en önemli tat benim için.

Yayınevi bulma- basım- dağıtım konusunda yaşadığınız sıkıntılar var mı?

S.K. : Sanıyorum bunu anlatmakla bitiremem. Korkunç bir süreç. Kendinizi anlatmanız imkânsız neredeyse. Birçok dosya, kapağı bile açılmadan çöpe atılıyor. Birçok kitap depolarda gün yüzü görmeden çürüyor. Tüm sektör para ile kitap basımına dönmüş durumda nerdeyse ve de torpil tabiî ki. İyiye kötüye bakılmıyor artık. Basılacak yayınevinde bir tanıdığınız veya tepede birinin olması yeterli günümüzde. Dağıtımı hiç söylemiyorum bile. Birçok yayınevi kitabın nerede, hangi kitapçıda olduğundan bile bihaber.  Acı ama gerçek.

“Kendimle Gurur Duyuyorum”

8 Mayıs 2015 Cuma

Bir televizyon haberinde artık ilkokul mezunlarına ehliyet verilmediğini öğrenen,  araba kullanabilmek için, bırakmak zorunda kaldığı okula devam etmeye karar veren Zuhal Sür, yaşadıklarını anlattı


Zuhal Sür ve kızı
Babasını kaybettikten sonra, velayeti babaannesinde kalan Zuhal Sür, “Ne yazık ki babamı kaybettikten sonra okula gönderilmedim. Adapazarı’nda yaşıyorduk, ilkokuldan sonra ben okuldan ayrılmak zorunda kaldım, ağabeyim ise okumaya devam etti. O günleri düşündüğümde haksızlığa uğradığımı fark ediyorum. ” dedi.

Zuhal Sür, ilkokul mezunlarına artık ehliyet verilmediğini bir televizyon haberiyle öğrendikten sonra, okula devam etmeye karar verdiğini belirtti. Sür, “ Araba kullanmak benim en büyük hayalimdi. Bir an önce okulu bitirip mezun olmam gerektiğini fark ettim. Ağabeyim ve akrabalarım bu duruma karşı çıktılar fakat ben bir yolunu bulup açık öğretime kaydoldum.” dedi.