“Okurlarının etrafında olduğunu bilmek, mahalle kavgasına hep beraber gitmek gibi”

14 Temmuz 2015 Salı

Diyarbakır doğumlu olan Özgür Bacaksız, Adıyaman Üniversitesi Muhasebe Bölümü mezunu. Sonrasında aöf felsefe bölümünü bitiren Bacaksız, Schopenhauer müdavimi olduğunu söylüyor 

Facebookta Felsefe Kulübü adında bir sayfa açmışsınız ve şu an milyonlarca takipçiniz var, bu fikir nasıl doğdu? Binlerce insana ulaşıp, onlarla aynı duyguları paylaşabildiğinizi görmek nasıl bir his?

Özgür Bacaksız: Facebook’un yeni yeni kullanılmaya başlandığı bir dönemdi, Adıyaman’da üniversitedeyken açmıştım, okuduğum kitaplardan alıntıları sayfada paylaşırdım. Güncel bilgi ve kitapları, aforizmaları özgün bir şekilde tanıtınca üye sayısı birden yükseldi. Milyonlarca insan zamanla takip etmeye başladı. En güzel his, bilginin etrafında toplanmak. Düşünen ve düşünmek isteyen insanları bir arada toplamak.

İlk kitabınız Bilgelikle Yaşama Sanatı… Felsefe Kulübü için, kitabın ön çalışması diyebilir miyiz?

Özgür Bacaksız
Ö.B. : Bilgelikle Yaşama Sanatı, Mümin Sekman’ın yardımı ve bilgisiyle oluşturulan bir kitaptı. Sayfanın ismiyle çıkardık çünkü insanlar böyle bir kitap beklentisine girmişti. Güzel bir bilgelik kitabı olmakla birlikte birçok yazarı, filozofu aynı kitap içinde buluşturduğu için önemli bir derlemeydi.
.
Facebookta kurduğunuz sayfanın üye sayısıyla, Türkiye’de ki okuma oranlarını kıyasladığınızda ne söylemek istersiniz?

Ö.B. : Aslında sayfanın üye sayısı kitap okuma oranıyla veya eğitimli insan sayısıyla eş değer değil. Hobi için, farklı yazıları görmek için beğenen de çok. O yüzden kitap okuma oranıyla kıyaslama içine girmedim. Sanal mecralarda tespit ve oran yüzdesi her zaman yanıltır diye düşünüyorum.

Klasik sorum, günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte okur-yazar ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? J

Ö.B. : Sosyal medya yazar ve okur açısından önemli, ama yazar sosyal medya içinde yoğun olduğu zaman tüm sorulara, eleştirilere, mesajlara bakamayabiliyor, okur için üzgünlük ifadesi oluşuyor. İki taraf da birbirine ulaşıyor ama iletişim bazen zor olabiliyor… Yine de okurlarının etrafında olduğunu bilmek, mahalle kavgasına hep beraber gitmek gibi. J

“ edebi bir değeri yok – edebi bir geçmişi var ”

Henüz okumayanlar için “Deli Çocuğun Güncesi”nden bahseder misiniz?

Ö.B. : Deli Çocuğun Güncesi aslında ’80 ve ’90’ları anlayan, çocukluğunu unutamayan, çocukluğunu hiçbir zaman sol cebinden ayırmayanların kitabı… Edebi bir değer kaygısıyla yazılmayan basit bir günce… Çıktığı andan itibaren bu kitabın edebi bir değeri yok – edebi bir geçmişi var diye belirttim. ‘Küçük Prens’ misali az şeyle çok şey anlatmaya çalıştım… Okumayanlar için tavsiye eder miyim? – Evet ederim. J

Kitaplarınızla ilgili aldığınız eleştiriler genelde ne yönde?

Ö.B. : Günceyi samimi bulan binlerce insan var, iyi eleştiriler şu an için çok, ama eleştiren ve edebi bir kaygı arayan, anlayamadan yargılayan dostları, arkadaşları da anlıyorum, saygı duyuyorum.

Beğendiğiniz etkisinde kaldığınız isimler kimlerdir?

Ö.B. : Schopenhauer, Oğuz Atay, Tezer Özlü, Dostoyevski, Cioran

Yazarken sizi motive eden şeylerden bahseder misiniz?

Ö.B. : Çay, şarap, platonik aşkım, Modiglia’ni fon müzikleri.

“ kalem tutan el, artık kolay yorulmaz ”

Hazırlık aşamasında olan bir kitap, yeni bir projeniz var mı?

Ö.B. : Evet,  öykü tarzındaki yeni kitabım ‘Mutsuz Çocuklar Ülkesi’ inşa aşamasında.

Sizce iyi bir okuyucu, iyi bir yazar olabilir mi?

Ö.B. : Yazar olmak biraz tarz, biraz bilgi, biraz çılgınlık karışımı gibi bir şey. Çok okumak ve çok anlamak bu işin ilk şartı. Her okur yazar olmak zorunda değil, ama yazarlığa geçiş yapabilir.

Yazmayı sevenlere neler söylersiniz?

Ö.B. : Tek söyleyeceğim şey, yazmak durmamaktır, yazarsan gerisi gelmeli. Kalem tutan el, artık kolay yorulmaz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ö.B. : Yeni okurlarla ve yeni kitaplarla görüşmek üzere, tüm öğrenci kardeşlerime içten selam ve sevgiler. Hayatta hak ettikleri yeri almaları dileğiyle...


Not: Söyleşi mail üzerinden gerçekleştiği için fotoğraflar Özgür Bacaksız'ın Facebook hesabından alınmıştır.

0 yorum:

Yorum Gönder