Emre
Kınay… Yılların tiyatro oyuncusu, dizi ve film emektarı ile keyifli bir sohbet
gerçekleştirdik… İşte Kınay’ın gözünden tiyatro, sanat ve hayat…
Muhabir:
Özlem KURT
Ailesinde oyuncuların
bulunmasının kendisine daha çocukken evde sinema, tiyatro ve sanattan sık sık
söz edilmesiyle yararı olduğunu söylüyor Emre Kınay. Babasını küçük yaşta
kaybetmiş olması onun için büyük bir eksiklik oluyor tabii ki, kelimelerin
anlatamayacağı bir eksiklik…
Zamanında hukuk
fakültesinde iken bırakıp konservatuara devam eden Kınay, ‘ aslında
konservatuarı bitirdikten sonra neden arkasından hukuk okumadığımı düşününce
pişman oluyorum, henüz geç değil, belki okurum’ diyerek bizlere öğrenmenin yaşı
olmadığını gösteriyor bir yandan.
Rol oynamayı
bütünün bir parçasını değerlendirmek diyerek nitelendiren Emre Kınay,
yönetmenliği ise bütün karakterleri yorumlamak olarak betimliyor ve yönetmenlik
yapmaktan daha fazla zevk aldığını ekliyor sözlerine.
‘ Sanat Fizyolojik Anlamda İşe Yaramaz Ama Estetik
Duygusunu Geliştirir ’
Kınay ‘
Tiyatronun mesaj verme kaygısı yoktur ’ diyor ve ekliyor ‘ Büyük bir resim
düşünün. Tiyatro işte o resmi oldukça daraltır ve birilerinin hikâyesini
anlatır. Başkalarının hikâyesi ile izleyicinin hayatı arasında bir bağ kurmaya
çalışır, enteresan bir iletişim becerisi geliştirir. Tiyatro daha
algılanabilir, daha güzel bir dünya yaratmaya sebep olur’.
Komedi
oyunlarının neden daha fazla gişe yaptığını sorduğumda ise Kınay şöyle
yanıtladı; ‘ Halkın düşünmeye ihtiyacı yok, halk kendisini Recep İvedik
kalitesizliğine layık görüyor.’ Anlayacağınız sanata olan ilgisizlikten
rahatsız ve sitemini şu sözlerle dile getiriyor ‘ Kendi aranda konuşurken sanat
fizyoloji manasında bir işe yaramaz. Yani tiyatro izlemezsen, sinemaya
gitmezsen, kitap okumazsan ölmezsin ama sanat estetik duygusunu geliştirir.
Mesela İstanbul’u betonlaşmış olarak görmezdik, estetik duygusu gelişseydi…’
'Okuryazar bireyler yaratmak lazım, senden yana ama yeri geldiğinde sana karşı çıkabilecek bireyler '
Kendisine sokak
sanatçılarını nasıl bulduğunu sorduğumda ise sitemle karışık yanıt veriyor;
Birileri salonların kapanmasını sağlayabilir ancak bu tiyatro yapma isteğini
söndürmez. İstiklal Caddesi’nde dünyada örneği olmayan salonlar vardı ve bizler
bunun geleceğe miras olduğunu düşünmedik…’
Kimin nerede
olduğundan ziyade ne yaptığına bakmak gerektiğini vurgulayan Emre Kınay, bunun
sokak sanatçılarının suçu olmadığını, ülkenin ayıbı olduğunu, ülkede yaşayan
siyasilerin, sözüm ona aydınların suçu olduğunu belirtiyor. İnsanların hiçbir
sanat eserini izlemeden yaşamalarına tepki gösteren Kınay, ‘ sanat insanları özgürleştirme hareketidir,
okuryazar bireyler yaratmak lazım, senden yana ama yeri geldiğinde sana karşı
çıkabilecek bireyler yaratmak lazım’ diyor.
Tiyatrocu olmayan kişilerin tiyatrocu olarak anılmasından hoşlanmayan Emre Kınay, tiyatroda kariyer sahibi olursun ama televizyonda olamazsın diyor. Tiyatronun er meydanı olduğunun altını çizen Kınay, ‘ bir gecede var olabilirsin bir gecede yok olabilirsin, çöpçü bile olacaksan adam gibi yapacaksın işini, açıklarını bulup kapatacaksın’ diye ekliyor.
Son olarak yeni
nesile ‘ Sürekli okuyun, araştırın, şüpheci olun’ diyerek öğüt veren Kınay’a
teşekkürlerimi sunuyor ve ayrılıyorum yanından. Bir üstadı daha tanımış olmanın
verdiği sevince ise paha biçemiyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder